Salı 26 Eylül 2023
English French German Italian Portuguese Russian Spanish

Alman Kurdu Hastalıkları

Öğeyi Oyla
(5 oy)

Alman Kurdu Hastalıkları / Alman Çoban Köpeği Hastalıkları

Hastalıklar :

Alman Kurtlarının karşılaştıkları hastalılar Faktör VIII eksikliği ( kanamanın durmaması ), alerji, ekzama, mantar, maya dermatiti, tiroid bozuklukları ED / HD ( omuz ve kalça bozuklukları ) sayılabilir.

HD / Kalça Displasisi ED / Omuz displasisi
Yaşanabilecek en kötü durumlardan biridir. Köpek için çok ağrılıdır. Tedavisi çok pahalıdır. Şekilden de görüleceği üzere, kalça kemiğinin veya omuzun deformasyonu dolayısı ile oluşmaktadır. Kalça displasisi daha sık görülür. Alman Kurtlarına yavru iken, HD displasy tehlikesinden dolayı , 1 yaşına kadar ağır spor yaptırılmamalıdır. Yavruların yorulduğu hissedildiği zaman hemen kucağa alınmalıdır.
Bir Alman Kurdunun ED / HD displasy / omuz ve kalça çıkığı ) olup olmadığını anlamak için, 1 yaşında x ray ( röntgen ) çekilir ve durumu görülür. İyi veya kötü üretici ED / HD displasy problemleri yavru üretmemesi değil, ED / HD displasy oranı az yavru üretmesi ile belli olur.

Yavrular hiç bir zaman doymazlar. Ne kadar sık verirseniz, o kadar çok yemek yerler. Çünkü yeni yemeğin ne zaman geleceğini hiç bir zaman bilmezler. Bu aslında kurtlardan gelen bir özelliktir. Çünkü bir kurt acıktığı zaman değil, yiyecek bulduğu zaman yer.

Bir karşılaştırma :

GRUP 1
(Yavruların istediği zaman istediği kadar yemeleri halinde)
GRUP 2
(Grup 1'e göre günlük %25 daha az mama yiyen yavrular)
  Displasy Normal % Normal Displasy Normal % Normal
OFA 16 8 %33 7 17 %71
İsveç 18 6 %25 5 19 %79
OFA = Orthopedic Foundation for Animals


Şu anda Alman Kurtlarında Displasy oranı % 7 dir. Bu rakam 10 - 15 generation ( nesil ) geriye displasy kontrollü gidilebilmesi ile mümkün olmuştur. Ve yalnız hem dişi ve hem de erkek tarafının soyuna aynı şekilde dikkat edilerek ve displasy oranı düşük 2 soyu çiftleştirerek bu risk azaltılmıştır. Bir Alman Kurdu edinirken, en dikkat edilecek nokta burasıdır. Bu hastalığın belirtileri köpeğin merdiven çıkarken, oynarken, yürürken yaşadığı zorluklar, yatarken zorlanması, dokunduğunuzda acıdan tepki vermesidir.

Bu hastalığı önlemek için yavrular yorulduğunda mutlaka kucağa alınmalı, deli gibi koşmamalı, uzun yürüyüşler yapılmamalı, merdiven inip çıkmamalıdır. fazla kilolu olmamalıdırlar. Bir yavruda hip displasy olup olmadığı 3-12 ay arası yapılacak x ray kontrollerinde ortaya çıkar.

Solda : Sağlıklı yapı Orta ve sağda bulunan şekillerde HD deformasyonları görülmektedir.


Maya Dermatiti:
Bu hastalığı geçiren köpek, ciddi şekilde kaşınır, tüyleri pul pul kepeklenir. Genellikle immun yetmezliği veya troid sorunu bulunan köpeklerde görülür.

                alman kurdu alman çoban köpeği


 Alerjiler:
Alerjiler genellikle kulak iltihapları ve şiddetli kaşıntı halinde kendini gösterir. Deride kepeklenme ve tüy dökülmeleri ve iştah azlığı alerjinin tipik belirtileridir. Mantar da olabileceği için kullanılan taraklara dikkat etmek ve köpeğe dokunduktan sonra mutlaka elleri iyice yıkamak lazımdır. Çünkü insanlara da bulaşabilir.

alman kurdu alman çoban köpeği

VON WİLLEBRAND’S DİSEASE – dominant gen Faktör VIII eksikliği– Mukozalarda kanamalara neden olan bir kan hastalığıdır. Diğer kan hastalıklarından ayırabilmek için klinik testlerin yapılması gerekir. Bu hastalığa sahip anne – babanın yavruları ölür. Bu hastalık otozomal genlerle taşınır ve cinsiyetle ilişkili değildir. Faktör VIII eksikliği (hemofili A) kedi ve köpeklerde en yaygın kalıtsal bir kanama bozukluğudur. Atlarda da görülmektedir. Hasta yavrularda doğumdan sonra uzun süren göbek kanamaları görülür. Cerrahi işlemlerden sonra da kanamalar uzun sürer. Faktör VIII aktivitesi normalin %5’inden daha az olduğunda aralıklı topallıkla birlikte hemartrozis, kendiliğinden hematom oluşumu, vücut başluklarında kanlı sıvı toplanması gözlenir. Bu faktör %5-10 ara­sında ise kendiliğinden kanama olmamakla birlikte, trauma ve cerrahiden sonra kanamalar uzun sürer. Hasta köpeklerde kendiliğinden kanama nadir görülür, fakat bunlarda da travma ve cerrahiden sonra kanamalar uzun sürer. Böyle hayvanlarda Faktör VIII konsantrasyonları %10’dan düşüktür ve ACT ve APTT uzamıştır. Von Willebrand faktörü (Faktör VIII ile ilgili antijen) kansantrasyonları normal veya normalden yüksektir. Taşıyıcı hayvanlarda Faktör VIII kansantrasyonları orta seviyede (%40-60) olup koagulasyon test sonuçları genellikle normaldir. Eğer hayvanlar 6 aylıktan küçükse, gelişmemiş karaciğer tarafından koagulasyon faktörleri yeterince üretilmediğinden teşhiste dikkatli olunmalıdır. Hastalıkla ilgili detaylı bilgilere ulaşmak için tıklayın.

Sağlık hakkında bazı küçük bilgiler:

Köpeğinizin ishal olup olmadığını her gün kontrol etmelisiniz. Çünkü ishal dolayısı ile hızla kaybedilen su, köpekte şoka neden olabilir. Devam eden ishalleri iyileştirmek daha zor olacağından, veteriner hekiminizin desteği ile dışkıda kontrol yapılmalı ve mutlaka nedeni bulunmalıdır.

Köpeğiniz kusarsa 1 tam gün yemek vermeyebilirsiniz. Ancak su daima yanında olmalıdır. Eğer kusmalar gün içinde çoğalıyorsa ve köpüklü veya kanlı geliyorsa ve hele ishal de varsa, vakit kaybetmeden veteriner hekime başvurmanız gerekmektedir. Nedenleri böbrek iltihabı, rota virusu, enfeksiyon, mide ve barsak sorunları veya yutulan bir maddenin sindirim sisteminde sıkışması olabilir.

Köpeğin dışkı yemesi ( Koprophagie ), köpeğinize direk olarak zararlı olmaz, parazit riski olabilir. Ancak hijyen olarak bizleri rahatsız eder ve ne yazık ki, az sayıda köpeğin yaptığı bir iş değildir. Nedeni ilgi noksanlığı, yalnız kalmadan dolayı sıkılma, mide ve barsaklarda parazitler, mide asiti enfeksiyonu olabilir. İlginin artması veya dışkıya fazla miktarda karabiber ekilmesi çare olabilmekle beraber, son konuyu veteriner hekiminize danışmakta yarar vardır.

Magendrehung :(Mide dönmesi)
Alman kurtları ne yazık ki bu riske dahildir. Bu durumla karşılaşmamak için köpeğinize günde 1 kez değil, 2 veya 3 kez mama vermelisiniz. Mama verdikten 1,5 saat sonrasına kadar, köpeğinize ağır spor yaptırmamalıısnız.

Köpeğiniz bahçede dolaşırken veya sokakta yürürken, yediği bir şeyden ötürü zehirlenebilir. Zehirlenmenin belirtileri köpeğinizin huzursuzluğu, titreme, büyüyen göz bebekleri, akıntı, ishal, nefes alma zorluğu ve kalp ritmi bozukluğudur. Bu durum fark edildiğinde, acilen veteriner hekime gidilmelidir.

Köpeğinizin oluşan diş taşlarını narkoz altında veteriner hekim tarafından temizlettirebilirsiniz. Ancak diş taşı oluşmasını önlemek için, bu işlem için yapılmış olan çiğneme kemiklerini vermekte yarar vardır. Ayrıca köpeğinizin dişlerini pet shoplarda satılan köpeklere özel diş macunları ile de temizleyebilirsiniz.

Eğer köpeğinizin hıçkırması olursa, bu kendisine mamanın büyük parçalara halinde verilmesinden, suyunun soğuk olmasından veya iki büklüm mamasını yemesinden kaynaklanabilir. Eğer hıçkırık olayı çok seyrek oluyorsa, bu mühüm değildir. Ancak sık olan hıçkırıklarda mamanın küçük parçalarla verilmesi, suyunun oda sıcaklığında olması ve mamasını biraz yükseltilmiş bir platformdan yemesini sağlamalısınız.

Köpeğiniz yaz aylarında arıları veya diğer uçan sokan böcekleri kovalayabilir. Köpekler ağızları ile bu böcekleri ve arıları yakalamaya çalıştıklarından, ağıza giren bir arı, köpeğinizin boğazını sokabilir. Bu durumda köpeğinizin boğazı aşırı şişebilir ve ölebilir. Bu durumda acilen veteriner hekiminizin alerjiye karşı iğne yapması gerekir.

Sık sık kafasını sallayan köpeğinizde kulak iltihabı olabilir. Onun için kulak içlerini kontrol etmelisiniz.

Eğer köpeğinizin yürümesinde bir değişiklik sezerseniz, bu pençelerine girmiş yabancı bir cisimden veya yaralanmadan olabilir. Bu nedenle pençelerini arada sırada kontrol etmeniz gerekir.

Köpeğinizin yemediği yemeği ( kuru mama haricinde ) bakteri üremesinden dolayı köpeğinizden uzaklaştırmalısınız. Dişi köpeklerin yattığı yer de kızışma döneminde temiz tutulmalıdır.

Köpeğinizin aşılarını mutlaka zamanında yaptırmalısınız. Eğer yarışmalara girmek veya yurt dışına köpeğiniz ile birlikte gitmek istiyorsanız, bu mecburidir. Aynı zamanda bir oyun esnasında, bir arkadaşınızı yaralaması durumunda da rahat edersiniz.

Köpekler kar yememelidir. Soğuk mide rahatsızlığına neden olabilir. Aynı şekilde köpekler dondurma da yememelidirler.

Köpekler domuz eti yememelidir. Çünkü domuz etinde köpeklere öldürücü olan, ama insanlara zararsız olan bir virüs bulunmaktadır.

İshal olan köpeklere üstüne yağsız tavuk eti konmuş, yağsız pilav verilerek ilk başlarda tedavi edilmeye çalışılabilir.

Yavru köpekler daha az olmakla beraber, yetişkin köpekler sahip veya ülke değiştirdiklerinde 1 veya 10 gün ishal olabilirler. Hem kendileri bu değişimi hissettikleri ve hem de iklim ve mama değişimi olduğu için bu normal sayılmaktadır.

Alman Kurtlarında troid bozuklukları, kanın pıhtılaşmaması, kaşıntı oluşması ( alerji, ekzama veya maya dermatiti ) sık karşılaşılan sorunlardandır.

Bir kanama durumunda turnike süresi 20-30 dakikadır. Ancak acil olarak bir hastaneye yetiştirilecekse, arada sırada gevşetme yapılarak, bu süre uzatılabilir. Turnike bahçe hortumu veya benzer elastiki benzer bir madde ile ( örneğin lastik veya kemer ile ) yapılabilinir.

Kan bulunabilecek merkez olarak Avcılardaki Veterinerlik Fakültesi öncelikli olarak akılda bulundurulması gereken yerdir. Burada kan ve plazma stoklanmaktadır. Geceleri nöbetçi doktor bulunmaktadır.

Köpeklerde çok değişik kan grupları bulunmaktadır. Bir köpek X, başka bir köpek Y den kan alırsa, diğer kan alımında Y köpeği kullanılamaz. Ama başka bir köpekten kan alması mümkündür.

Kanama olasılığı olan köpeklerde, bir dönor köpek bulmak nispeten kolaydır. Bir komşunun köpeği rahatlıkla ihtiyacı karşılayabilir. Ancak mutlaka özel kan transfüzyon torbası gerektiğinden, bu malzemenin sitenin veterinerinde veya evde bulundurulmasında çok büyük yarar vardır. Çünkü bu malzeme kolay bulunan bir malzeme değildir.

Yavru kurt köpeklerine kuduz aşısı 3 ay sonra yapılmalıdır.

Displasy ( kol ve kalça problemleri ) önlenmesinde, yavru kurt köpeklerinin sadece tavsiye edilen miktarda mama ile beslenmesi önemlidir.


VİRAL HASTALIKLAR

GENÇLİK HASTALIĞI (Canine Distemper)
Köpeklerin gençlik hastalığı bulaşıcı viral bir hastalıktır. Kolostrum (anneden ilk emzirme sırasında alınan süt, ağız sütü, yüksek miktarda antikor içerir.)almış yavrularda maternal (anneden alınan) antikorlar yavruyu % 12 hafta korur. Kolostrum almamış olanlarda ise bu süre 1-4 haftadır. Bu nedenle hastalık genelikle 3-12 aylık köpeklerde yaygındır.Fakat daha yaşlı köpeklerde de rastlanabilmektedir. Yüksek ateş (40-41C) ile başlayan hastalık, iştahsızlık, depresyon, burun ve göz akıntıları,kusma ve ishal ile devam eder. Hastalığa yakalanan köpeklerin büyük kısmı (%60-80) ölür.Hastalığın en çok görülen tipi solunum tipi olmak üzere sindirim sistemi ile ilgili ve sinirsel belirtilerin gözlendiği hastalık formları daha sık görülür.Hastalığın sinirsel formunda sara tipi nöbetler,tikler ve felçler gözlenir. Distemper virüsü T ve B hücreleri ile makrofajları etkiler.Köpek iyileşse bile virüsün bağışıklık sisteminde yaptığı bozukluk kalıcı olur. Distemper virusünün hastalık yapma yeteneği köpek makrofajları üzerindeki bu replikasyon yeteneğinden ileri gelmektedir.

KANLI İSHAL (Canine Coronavirüs)
Kanlı ishale neden olan parvovirüsler nispeten yeni virüslerdendir ve kedilerin gençlik hastalığı virüsleri ile yatkınlıkları vardır.İlk olarak 1978 yılında ortaya çıkan ve yüzbinlerce köpeğin ölümüne neden olan bu hastalık köpeklerin afeti olarak tanımlanmaktadır.İlk olarak Kuzey Amerika'da tanımlanan hastalık bundan sonra Avustralya,Yeni Zelanda,Asya,Merkez Amerika ve Güney Afrika'da görülmüştür.1983'lü yıllarda itibaren 50'yi aşkın ülkede gözlendiği bildirilmiştir.Hastalık her yaştaki köpekte gastrointestinal belirtilere,yavru köpeklerde kalp kasının iltihabına(miyokarditis) neden olur.Özellikle yavru köpekler için tehlikeli olan parvoviral enteritise,3 yaşın altındaki köpeklerde rastlanmaktadır.Yeni Zelanda’da yapılan bir araştırmaya göre 0-7 haftalık köpeklerde hastalığın insidansı %63, 8-12 haftalık köpeklerde %29, 3-6 aylık köpeklerde %23, 6-12 aylık köpeklerde %14, 1-2 yaşındakilerde ise %9, bir yaşından sonra da %11 olarak tespit edilmiştir.Bu virüs özellikle hızlı olarak bölünen hücreleri hedef alır. Bu hücrelerde organizmada barsakta bulunan ve alınan besinlerin değerlendirilmesi ile ilgili olan hücrelerdir.

Parvoviral hastalığın ilk belirtisi şiddetli kusmadır.Kusmuk gri-beyaz renkte ve suludur.Kusmayı sulu,kötü kokulu,sarıdan kahverengiye kadar değişen renkte ishal izler.İshal halinde çıkarılan dışkıda taze ya da pıhtılaşmış halde kan bulunur.Ateş 41.C kadar yükselir.Kusma ve ishal nedeni ile oluşan sıvı kayıpları sonucu çoğu yavru köpekler ilk 24 saat içerisinde ölür.Kalbin etkilendiği durumlarda ise çoğu zaman yavru köpekler ölü bulunurlar.Bu hastalıkta ölüm oranı %50'nin üzerindedir.

Parvovirüslerin bağışıklık sistemini baskıladıkları bilinmektedir.Ancak bunun mekanizması ve lenfosit fonksiyonlarını nasıl etkiledikleri henüz açıklığa kavuşmamıştır.Virüslerin bağışıklık sistemini nasıl baskıladıklarına ilgili 4 ana mekanizma vardır.Bu mekanizmalar sayesinde virüsler,vücudun bağışıklık sisteminin zayıf taraflarını araştırarak kendi varlıklarını garantiye alırlar. Virüsler;
1)T ve B hücrelerinin fonksiyonlarını bozar veya onları yok ederler.
2)Bağışıklık sisteminin düzeninde dengesizliğe yol açarak,baskılayıcı T hücrelerinin aşırı aktif hale gelmesine neden olurlar.
3)Makrofajlar bu virüsleri yutarken, makrofajlara zarar verebilir ve makrofajları enfekte edebilirler.
4)Hedef hücrelerin genetik kodlarını çalabilirler.
Virüsler özellikle belirli bir hücreyi etkileyen kimyasal habercilerin reseptörlerine kendi genetom proteinlerini yerleştirirler.Bu şekilde virüs, habercinin gönderdiği kamutları bozar veya ortadan kaldırır.Modifiye canlı parvovirüs aşıları,köpeklerde 2-5 haftalık bir süre için bağışıklık sistemini baskılayıcı etki gösterir.

BULAÇICI KARACİĞER HASTALIĞI (Infectıous Canine Hepatitis, CAV-1)
Bu hastalığın etkeni adenovirüslerdir (CAV-1) ve bulaşma hasta köpeklerin idrarı ile olur.Hastalığın en şiddetli formları yavru köpeklerde görülmektedir.Aşılı anneden doğan yavru köpekleri kolostrum 5-7 haftaya kadar koruyabilir.Bulaşıcı karaciğer hastalığının 13 yaşındaki köpeklerde bile ölüme yol açtığı bilinmektedir.Adenovirüsler tüm dokuları enfekte edebilme yeteneğindedir.Fakat daha çok karaciğer hücreleri ile ilgilidirler ve bu organda şiddetli yangıya neden olur.Hastalığın ilerleyen dönemlerinde gözlerde kornoval opasite (kornoal bulanıklık) şekillenir.Mavi göz olarak da adlandırılan bu bozukluğun nedeni gözlerin pigmentli tabakasının yangısıdır ve aşılamayı takibende gözlemlenir.

ADENOVİRÜS TİP-2 ENFEKSİYONU (Canine Adenovirüs Type-2 CAV-2)

Bu virüs daha çok solunum sisteminde hastalık yapmaktadır."Trache obronşitis veya Kennel Cough" olarak adlandırılan köpek öksürüğü hastalığının etkenlerinden biridir.Özellikle kalabalık ortamlarda barınan köpekler arasında yaygındır.CAV-2 aşısı aynı zamanda CAV-1 aşı virüsü nedeniyle oluşabilecek korneal reaksiyonlarıda önler.

KÖPEK NEZLESİ (Canine Parainfluenza)

Bu viral enfeksiyon solunum sisteminde orta dereceli bir yangıya neden olur.Ancak CAV-2 virüsü ve Bordetalla bronchiseptica bakterisi ile kombine halde çok şiddetli ve ölümcül enfeksiyonlara neden olurlar.

KORONAVİRÜS İSHALİ (Canine Coronavirüs)
Koronaviaral enfeksiyon genellikle subklinik olarak seyreder.Klinik belirtileri ateşle ve hafif bir inestial akıntı ile başlar,sonraları kusma ve ishal gözlenir. Koronaviral hastalık tek başına şiddetli enfeksiyonlara neden olmamakla birlikte,özellikle parvoviral enfeksiyonlarla birleştiği zaman,hem klinik belirtilerin şiddeti hem de ölüm oranında artış görülür.

KUDUZ (Rabies)
Kuduz sıcak kanlı hayvanların merkezi sinir sistemini etkileyen viral bir hastalıktır.Bu eski ve korkunç hastalığın etkeni olan Rhabdovirüsler beyinde yangı(iltihap) meydana getirirler.Bu virüs enfekte hayvanların salyası ile taşınır.İnkubasyon periyodu(Etkeni aldıktan hastalığın başlamasına kadar geçen zaman periyodu.) 10 gün ile birkaç ay arasında değişir.Kuduz ölümcül bir hastalıktır.Klinik belirtiler ortaya çıktıktan sonra tedavinin faydası yoktur.Birçok vahşi hayvan(ratlar,racoonlar,yarasalar,tilkiler) kuduzun rezarvuarı durumundadır. "Hayvanın Tarihçesi" adlı kitabında kuduz köpek Deliliği" şeklinde tanımlanmıştır. Kuduzdan korunma için modifiye canlı ve ölü aşılar bulunmaktadır.Son yıllarda ölü aşıların daha etkili bulunması, modifiye canlı aşıların vazgeçilmelerine neden olmuştur.

BAKTERİYEL HASTALIKLAR

BORDETELLOZ
Bu hastalığın etkeni olan Bordetella bronchiseptica bakterisi Adenovirüs Tip-2 ve Parainfluenza ile birleşerek Köpek Öksürüğü diye adlandırılan hastalığı meydana getirir.Köpek bordetellozisi şiddetli öksürüğe neden olur.Aşı özellikle intranazal (burun içi) olarak uygulandığı zaman çok etkili koruma sağlar.Toplam 13 antijenlik tip bu hastalığa neden olabilmektedir.Fakat sadece 3 tanesine karşı aşı geliştirilmiştir.Ancak bu üçü %90 nın üzerindeki vakadan sorumlu olan antijenlerdir.

LEPTOSPİROZ
Klinik tablosu oldukça değişik olan bu enfeksiyonda ateş ile başlayan hastalık tablosu böbrek yetmezliği ile sonuçlanır.Böbrek fonksiyonlarının bozulması üremiye neden olur.Başlıca belirtileri halsizlik, uyuşukluk, deprosyon, iştahsızlık, ishal, kusma, ağız ve göz mukozalarının yangısı, anormal sinirsel belirtiler ve ölüme neden olan kan pıhtılaşması bozukluklarıdır.Bulaşma enfekte köpek ve ratların idrarları ile olur.Bu hastalığın en önemli özelliği insanlara da bulaşabilmesidir.

AŞISI BULUNMAYAN ÖNEMLİ KÖPEK HASTALIKLARI

HERPESVİRÜS
Bu viral enfeksiyon özellikle yavru köpekler için öldürücü bir hastalıktır.Süt emme çağındaki yavru köpeklerde hafif derecede solunum yolu enfeksiyonuna neden olur.Kalıcı enfeksiyonlar olgun dişilerde meydana gelebilir.Herpesvirüsler sinir hücrelerine yerleşerek bağışıklık sisteminden korunabilme yeteneğindedirler. Brusellosizin aksine, herpesvirüsle enfekte olan gebeler doğum yaparlar.Ancak matarnal antikor geçişini sağlayamazlar.Bu annelerden doğan yavrular herpesvirüslere karşı duyarlıdırlar.

BRUSELLOZ
Bu bakteriye hastalığın ne aşısı nede tedavisi vardır.Hasta köpekler devamlı taşıyıcı durumundadırlar. spontan yavru atmalar brusellosizin ilk göstergesidir. Bulaşma oral ve mukoz membranlar yoluyla olmaktadır.erkek köpekler enfeksiyonu çiftleşme yoluyla enfekte dişi köpeklerden alırlar.Ayrıca hasta dişilerin vulvalarının yalanması ve idrarlarnın alınması yolu ile de bulaşmalar olmaktadır. Dişiler de yine çiftleşme ve hastalığın etkeni olan bakterilerin ağız yolu ile alınması neticesinde hastalığa yakalanırlar.Bu nedenle dişi köpekler üreme öncesinde brusellosiz yönünden kontrol edilmelidir.

İSHAL
İshal, katı olmayan dışkı, colitis ise sıklıkla kanlı, ishal halinde dışkılama olarak tanımlanır. Dışkı içindeki materyaller kalın bağırsaktan çok hızlı geçtiklerinde suyun emilmeye vakti olmaz. Bu ishale neden olur. Ya da köpek yüksek lif içerikli bir diyetteyse sindirilemeyen lif emilmesini engelleyerek suyu tutar ve aynı şeye neden olur. Çeşitli ishal tipleri ve nedenleri vardır. En yaygın neden, köpeğiniz yememesi gereken bir şey yediğinde gerçekleşen "besinel bozulmadır." Besinsel bozulma örnekleri ölü hayvan, diğer hayvanların dışkıları, çöp, sabun, kağıt ve bozuk yemek yenmesidir.

Aşağıdaki liste ishalin diğer nedenleridir.
Farkı göstermek için her grubu ayrı ayrı açıklayacağız. Her ishal aynı değildir. Her neden farklı ishallere neden olur.

Viral İshal: En yaygın viral intestinal enfeksiyonlar (enteritis) canine parvovirus ve coronavirus'dür. Bunlar köpekler arasında sulu ve kanlı ishale neden olarak bağırsaklarda şiddetli enflamasyona yol açan bulaşıcı viral hastalıklardır. Her zaman ateş ve kusma ile birlikte görülürler. Yavru köpekler destekleyici bakım yapılmazsa kolaylıkla su kaybına uğrar. Beş ayın altındaki yavrularda ölüm oranı yüksektir.

Bakteriyal İshal: Yememesi gereken şeyleri yiyen yavru köpeklerde bağırsaklarda bakteriyal enfeksiyonlar (enteritis) oldukça yaygındır. Pek çok insan bunları besin zehirlenmesi olarak sınıflar. Salmonella en yaygınlarıdır. Kötü yiyecekler, çiğ tavuk eti ve hayvan dışkılarında bulunur. Bu enfeksiyonlar kusma, ateş, şiddetli karın ağrısı ve koyu renkli kanlı dışkı ile birlikte görünür. Antibiyotik ve destekleyici bakım şarttır. Bu enfeksiyonlar virallar kadar bulaşıcı değildir. İnsanlar da Salmonella kapabileceği için insan yiyeceklerinin kontemine olmamasına büyük dikkat edilmelidir.

Protozoal İshal:
En yaygın iki protozoal ishal Giardiasis ve Coccidiois'tir.Bu küçük organizmalar enflamasyon ve mukus sekresyonuna neden oldukları ince ve kalın bağırsaklarda çoğalır. Yavru köpeklerde genellikle haftalar hatta aylar boyunca yumuşak, mukuslu ya da kanlı ishal gözlemlenir. Giardiasis dışardaki su kaynaklarında sık rastlanır. Vahşi hayvan ve su kuşlarının dışkıları da ayrıca protozoanın enfekte edebilen safhasını taşır. Pek çok köpek enfekte kuş ve vahşi hayvan dışkısı yiyerek hastalığı kapar. Coccidiosis pek çok köpeğin birlikte bakıldığı köpek çiftliklerinde gözlenir. Enfekte dışkıyla geçer. Protozoal enfeksiyonlarının tedavisi anti-protozoal ilaçlarla yapılır. Engellemek için köpeğin dış su kaynaklarından su içmemesi ve vahşi hayvan dışkılarından uzak durması gerekir.

Parazitik İshal: Yavru köpeklerdeki ishalin belki de en büyük nedeni iç parazitlerdir. Araştırmaların doğan yavruların % 80'inin solucan denen parazitlerle birlikte doğduğunu ortaya koymuştur. Birbirinden farklı bir kaç bağırsak solucanı vardır. Çoğu solucan sulu, koyu renkli ve pis kokulu dışkılamaya neden olur. İlerleyen safhalarda kan da gelir. Pek çok diğer belirti veteriner hekimin bağırsak solucanı tanısı koymasına yardımcı olur. Her solucan için ayrı ayrı ilaç mevcuttur. Bundan dolayı, doğru tanı ve tedavi büyük önem taşır.

Otoimmun İshal: Otoimmun ve alerjik hastalıklar köpeklerde şiddetli ishale neden olabilir. En sık tanısı konan iki hastalık besin alerjileri ve lymphcytic-plasmacytic enteritis'dir. Besin alerjisi köpek alerjik olduğu bir besin maddesini yediğinde gerçekleşir. Lymhocytic-plasmacytic enteritis ise sindirimin bozulduğu ve enflamasyonun başladığı bir durumdur. İki bozukluk da sindirimde azalmaya; yağlı açık renkli ishale, kilo kaybına ve aşırı gaza neden olur. Bazı Lymhocytic-plasmacytic enteritislerin besin alerjisinden kaynaklandığına dair kanıtlar olduğundan iki hastalık çakışabilir.

En fazla etkilenen iki ırk Alman Çoban Köpeği ve Basenji'dir. Hastalanan yavrular dört veya beş aylıkken fark edilir derecede zayıftır. İyi yemelerine rağmen kilo alamazlar. Dışkıları yağlı, yumuşak ve sarıdır.Test edildiğinde bu köpeklerin çoğunun soya, mısır ya da diğer besin gruplarına da alerjileri vardır. Bazılarının enzim katkısı gerektiren pankreatik enzim eksiklikleri vardır.

Tanı bağırsağın iç duvarından yapılan biopsiyle mümkündür. Bu vakaların tedavisi köpeğin alerjik olduğu besin maddesinden kesilmesi, pankreatik enzim takviyesi yapılması ve enflamasyonu engellemek için kortizon tedavisi yapılmasıdır. Alerjik köpekler için kuzu ve pirinç diyetleri mükemmel sonuç vermektedir. Hastalık genellikle iyileşmesine rağmen bu köpekler asla ideal kilolarına ulaşamaz.

BESİNSEL BOZUKLUKLAR

Bu köpeğin yememesi gereken bir şeyi yemesi demektir. Köpekler ot, yaprak, toprak, halı, paspas, kendi ve diğer hayvanların dışkıları ve çocuk oyuncakları gibi şeyler yiyebilirler.Tüm bu şeyler bağırsaklardan geçerken şiddetli ishale neden olabilir. Bağırsaktan geçtikten sonra genellikle ishal kendiliğinden düzelir. Köpek sahipleri bu materyalleri genellikle dışkıda gördüklerini söylemektedir. Materyal dışarı çıktığı sürece pek tedavi gerektirmez.
İshalin tanısı bazen oldukça karmaşık bir işlemdir. Testler genellikle belirli nedenleri elemek için yapılır. İshal sadece bir ya da iki kez olmuşsa çoğu veteriner hekim tanısal bir test yapma zahmetine girmeyecektir.

Nedeni ne olursa olsun ince ve kalın bağırsaklardan dışkı geçişini yavaşlatmaya yardım edecek bazı evrensel tedaviler mevcuttur. Eğer köpeğiniz aşağıdaki tabloda bahsedilen ishallerden birine yakalandıysa veteriner hekiminizin talimatlarını izleyin. Sıradan bir ishal şu şekilde tedavi edilebilir:

-Günde üç ya da dört defa küçük öğünler halinde hafif yiyeceklerle (tavuk ve pirinç ya da haşlanmış et ve pirinç) besleyerek

-Peynir , ekmek, sade yoğurt, patates ya da şehriye gibi diğer türden hafif şeyler vererek

-Loperamide ve sakinleştirici bizmut sıvısı gibi anti-ishal yapıcı ilaçlar vererek

-Sindirime yardımcı olan bakteriyel çoğalmayı sağlayacak intestinal antibiyotikler kullanarak

-Sindirime yardımcı olan Acidophilus bakterisini (aktif kültür yoğurdunda bulunur) kullanarak.